Sesin doğasını anlamak, bilimi yüzyıllardır meşgul eden karmaşık bir meseledir. Günlük hayatımızın bir parçası olan bu görünmez kuvvet, bazen sakin bir fısıltı bazen de kulağımızı tırmalayan bir gürültü olarak karşımıza çıkıyor. Ancak sesin bu sıradan kısmının aksine bilim insanları ses dalgalarının ulaşabileceği maksimum sınırı bulmaya çalışıyor.
Bu yazımızda hep birlikte araştırmalardan yola çıkarak sesin üst sınırını bulmaya çalışacağız.
İlk önce sesin nasıl yayıldığını anlayalım.
Ses, bir ses kaynağı tarafından üretiliyor ve çevredeki molekülerin tireşimleri aracılığıyla yayılıyor. Örneğin, bir kişi konuşuyor veya bir enstrüman çalıyorsa çevredeki hava molekülleri titreşiyor. Bu titreşimler sonucunda moleküller birbirine çarpıyor ve zincirleme reaksiyon ile yayılıyor.
Ses dalgaları, kaynaktan dışarı doğru küresel dalgalar halinde ilerliyor ve alıcıya ulaştığında; alıcının duyma organlarında yeni bir dizi titreşim başlatıyor. Bu titreşimler sinir sinyallerine dönüştürülüyor ve beyin tarafından ses olarak algılanıyor.
Peki gelelim konumuza sesin üst sınırı ne?
Araştırmalara göre sesin üst sınırı yaklaşık olarak saniyede 36 kilometre olarak belirlenmiştir. Bu hız, şu ana kadar ölçülen en yüksek ses hızının yaklaşık iki katıdır. Bu sınırlar, malzeme bilimleri ve yoğun madde fiziği gibi alanlarda materyallerin özelliklerini belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Peki sesin üst sınırının belirlenmesi neden önemli?
Bu keşfin, malzeme bilimleri başta olmak üzere pek çok alanda faydalı olabileceği düşünülmektedir. Örneğin sismologlar depremlerden kaynaklanan ses dalgalarını kullanarak Dünya’nın iç yapısını daha iyi anlamaya çalışmaktadırlar. Ayrıca bu bulguların ortaya çıkardığı süperiletkenlik, kuark-gluon plazması ve hatta kara delik fiziği gibi diğer derin bilimsel alanlarda da yeni sınırlar belirlemeye yardımcı olabilir.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimize de göz atabilirsiniz: